Ekleme Tarihi 1.10.2024
Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) tarafından OSTİM Teknik Üniversitesi, OSTİM OSB ve Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) iş birliğiyle, OSTİM Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi; TUCSA Yönetim Kurulu Başkanı H. Yener Güreş, Mütevelli Heyet Başkanımız Orhan Aydın, Rektörümüz Prof. Dr. Murat Yülek, Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, OSBÜK Yönetim Kurulu Başkanı Memiş Kütükçü, KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan’ın açılış konuşmaları ile başlayan zirvede depremlerin yol açtığı büyük can ve mal kayıplarını en aza indirmek amacıyla, çelik yapıların sağladığı avantajlar değerlendirildi.
Çevre, şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan, Halihazırda güçlendirmeyle ilgili AFAD ile iş birliğinde çalışmalarından bahseden Banu Aslan, bir diğer önemli konunun yapıların kontrolü olduğuna dikkat çekti. Yarıların sağlam ve güvenilir olması için doğru proje, doğru imalat, mühendislik hizmetlerinin çok ciddi şekilde yerine getirilmesi gerekiyor. Yapı bittikten sonra yapısal müdahalenin önüne geçmek lazım. İşçilik ustalık konusunda son 6 yılda önemli adımlar atılıyor, eğitimler veriliyor. Eğitimlerin özellikle mimarlık ve tasarım fakültelerinde önemi büyük, akademisyenlere ve bizlere çok iş düşüyor. Mühendisliğin daha uzman ve yetkin olabilmesi için müfredat çalışması önemli. Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü olarak bu konuyu da başlattık. Yapılan tüm çalışmalarda STK’ların, Üniversitelerin iş birliğinde destek vermesi, Uluslararası teknoloji ve standartlarla entegre şekilde çalışmamızın sağlanması için her türlü fikre açık olduğumuzu, iş birliği yapmaktan mutluluk duyacağını vurguladı.
KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir: Deprem konusunda ve yapılaşma konusunda da bir uzmanlığım yok. Karçel ve Kardemir Yönetim Kurulu Başkanlığı sıfatım var. Ancak bunların haricinde benim görüşmemi bir vatandaş gözlemi olarak almak daha doğru olacaktır. 1- 6 yaşım Erzincan'da geçti ve o çocuk hafızamda en çok yerleşen şey Erzincan depremi. Aradan 30 küsur yıl geçmesine rağmen deprem konuşuyorlardı, bu acıları konuşuyorlardı çocuk hafızamda bu yer etmişti. Daha sonra ilk deprem tecrübemde Eskişehir'deyim. Türkiye büyük depremler Ülkesi. Görevim sırasında bölgedeki sorunlardan bir tanesinin yapıların hızlı yapılması olduğunu gördük. Niçin çelik yapı yapılmıyor sorusunu da kurcalamaya başladık. Karçel ve Kardemir olarak gelin buna meydan okuyalım, biz bu pahalılık argümanı çürütecek her türlü fedakarlığı yapalım. Çelik yapı pahalıdır Türkiye’nin gündeminden çıkarılmalıdır.
OSBÜK Başkanı Memiş Kütükcü: Türkiye'nin deprem tarihine vurgu yaparak sanayi bölgelerinin de deprem dirençli hale getirilmesinin kritik bir gereklilik olduğunu ifade etti. Kütükcü, bu konuda acil stratejiler geliştirilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin son 123 yılda 20 büyük depreme maruz kaldığını hatırlatan Kütükcü, 2023'teki Kahramanmaraş depreminde 50 binden fazla insanın yaşamını yitirdiğini ve yüzbinlerce yapının ağır hasar gördüğünü belirterek, bu felaketin Türkiye ekonomisine maliyetinin 148.8 milyar dolar olarak hesaplandığını ifade etti. "Bu felaketin ardından sosyal ve ekonomik ha- yatımızın etkileri hala devam ediyor," diyen Kütükcü, deprem gerçeğinin göz ardı edilemeyeceğini vurguladı.
Sanayi bölgelerinin ülke ekonomisi açısından stratejik bir role sahip olduğunu vurgulayan Kütükcü, Türkiye'deki organize sanayi bölgelerinin sanayi üretiminin yüzde 45'ini gerçekleştirdiğini ve bu bölgelerde 2 milyon 600 binin üzerinde istihdam sağlandığını aktardı. "Konutlarımızın deprem dirençlerini tartışırken, sanayi bölgelerimizi de bu stratejilere dahil etmeliyiz" diyen Kütükcü, Tü kiye genelinde 404 organize sanayi bölgesi bulunduğunu ve bu bölgelerde 67 bin fabrikanın faaliyet gösterdiğini açıkladı. Kütükcü, "Sanayi üretimimiz, en zor şartlarda bile devam edebilmeli" ifadesiyle, doğal afetlere karşı sanayi bölgelerinin de korunması gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca, devlet-millet iş birliği ile deprem dirençli yapıların inşa edilebileceğine inandığını vurguladı. OSBÜK olarak, bu konuda tüm paydaşlarla iş birliği yapmaya her zaman hazır olduklarını ekledi.
OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı / Mütevelli Heyet Başkanı Orhan Aydın: Binaların altında kalmak hepimizi ezdi. Çelik neden yapılmıyor sorusuna verilen cevap “pahalı” deniyor. Bu masum bir cevap değil. İmar affı, yeni yaptırımları da yapamaz hale getirdi. Bu çalışmaların bilinçlenme ve bilgilenme konusunda karar vericilere katkı sağlayacağını umuyorum. Binaların altında kalmak hepimizi ezdi. Ülkemizde bunu yapma kapasite ve potansiyelimiz var. Üniversitemizin duyarlılığıyla da farkındalığa katkı sunmaktan dolayı mutluyuz.
OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Yülek: Ülkemiz dünyanın önemli deprem kuşaklarından Alp Himalaya deprem kuşağının üzerinde yer alıyor. Ülkemizin hemen hemen tamamı deprem riski altında. Deprem riski altında olan ülkelerden depremle ilgili çözümleri, teknolojileri, fikirleri hayata geçirmesi beklenir. Bir söz vardır “ihtiyaçlar yeniliklerin anasıdır” diye. Bir konuda bir ihtiyacınız, bir sorununuz varsa, toplumsal aklınız varsa, bu konudaki teknoloji ve fikirleri geliştirip bütün dünyaya faydalı oluyorsunuz. Maalesef bizim ülkemizde durum farklı, deprem olduğunda dünyada en fazla zarar gören ülkelerin başında geliyor. 6 Şubat depreminden sonra üniversitemiz bir çalışma yaptı. Bu çalışma Yapı hasarları ve afet lojistiği bağlamında değerlendirme. Akademisyenlerimiz iki alanda depremden hemen sonra, deprem bölgesini ziyaret ederek çalışmaları gerçekleştirdiler. Afetleri yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz. Acaba afetlere müdahale etme kapasitemiz yerinde mi? Afetlere doğru müdahale edebiliyor muyuz? Bugünkü zirvede çelik yapı ekseninde acaba yapı kalitemizi, yapı teknolojimizi nasıl çeşitlendirebiliriz, nasıl daha nitelikli yapılar yapabiliriz diye birçok firma, STK, kamu kurumları yetkilileri, akademisyenler bir araya geldi.
TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan: Bu zirvenin hazırlığı 2 sene önce başladı. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Türkiye’nin çelik üretimi 1998 yılında 14,3 milyon ton, kapasitesi de 19,5 milyon tondu. Aradan geçen zamanda çalış üretimimiz 60 milyon tona dayandı. Üretimimizde son 2 yılda dalgalanmalar olsa da 2021 yılında 40,4 milyon tondu ve önümüzdeki yıllarda 42 milyon tona ulaştı. Dolayısıyla üretim ve kapasitemiz 3 misli artmış dersek yanlış ifade etmemiş oluruz. Şunu çok net söyleyebiliriz, üretimimiz tüketimin yaklaşık iki misli, kapasitemiz tüketimin yaklaşık 3 misli. Şu anda Türkiye'de Çelik sudan daha ucuza satılıyor.
TUCSA Yönetim Kurulu Başkanı Yener Gür’eş: Çelik yapılar insan hayatını korur, tek çare depreme dirençli yapılar inşa etmektir. 29 Mart 2023 tarihinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü'nün talimatıyla başlattığımız "Çelik Yapıların Hasar Tespit Çalışmaları" sonucunda, depremde çelik yapıların performansını gözler önüne serdik. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında çelik yapıların, dayanıklılık özellikleri sayesinde büyük bir başarıyla ayakta kaldığını gördük. Yapılan hasar tespit çalışmalarında 250 binin üzerinde bina yıkılırken veya ağır hasar alırken, bir tek çelik yapı dahi göçmedi. Bu, tesadüf değil; çelik yapıların üstün teknik özelliklerinden kaynaklanan bilimsel bir sonuçtur.
Bu acı deneyimler bize bir kez daha gösterdi ki; ülkemizde depremde can kayıplarını ve ekonomik yıkımları önlemek için tek çare, Japonya ve Amerika gibi ülkelerde uygulanan
depreme dirençli yapı sistemlerine geçmektir. Çelik yapılar, gelecekte yaşanacak depremler karşısında can kayıplarını önlemenin anahtarıdır. Cumhuriyet tarihimizde yaşadığımız Erzincan, Marmara ve Kahramanmaraş depremlerine baktığımızda, on binlerce vatandaşımızı kaybettik ve milyonlarca insan deprem korkusuyla yaşamaya devam ediyor. Bizim görevimiz, bu korkuyu sonlandıracak sağlam yapılar inşa etmektir.
Deprem bölgesinde yapılan köy evleri projeleri ve yapısal çelik taşıyıcı sistemli konut projeleri, devletimizin çelik yapılara olan vizyoner bakışını ortaya koyuyor. Hafif çelik ve yapısal çelik kullanımı, bu coğrafyada binlerce yıldır süregelen deprem tehlikesine karşı en etkili savunmadır. Depremden sonra çelik yapılara yönelik yürütülen çalışmalar, gelecekte bu felaketlerle mücadelede yol gösterici olacaktır.
Türkiye'de depreme dayanıklı yapı sektörünün gelişmesinde kamu kurumlarının büyük bir rolü var. Cumhurbaşkanımızın Van Depremi sonrasında çelik yapı üretimine yönelik verdiği talimatlar, bu konuda atılan ilk vizyoner adımlar olarak kabul edilebilir. 6 Şubat Depremleri sonrasında başlatılan çelik yapı projeleri, kamunun bu konuda daha geniş bir bakış açısına sahip olduğunu gösteriyor. TUCSA olarak, devletimizin bu vizyonunu destekliyor ve gelecekte depreme dayanıklı yapıların ülke genelinde yaygınlaşması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Zirveye katılanlar arasında, tüm ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, mimarlar, mühendisler, müteahhitler ve sivil toplum kuruluşları ile tüm katılımcılar yeni çözümler hakkında bilgi edindi.